Soybağının Reddi Davası | Soybağı Nedir? Babalık Karinesi Nedir?

Soybağının reddi davası hakkında açıklamalardan önce soybağı kavramı ile babalık karinesinin üzerinde durmamız gerekmektedir.

Soybağı Nedir?

Soybağı, bir kişinin biyolojik olarak hangi aileye ait olduğunu gösteren hukuki bir kavramdır. Bir diğer anlatımla, çocuklar ile anne ve babasının arasındaki doğal ve hukuki bağlantıyı ifade eder. Soybağı kavramını, “doğal soybağı” ve “yapay soybağı” şeklinde ayrıma tabi tutulabiliriz.

Doğal soybağı, çocuk ile anne ve babası arasında doğumla oluşan, bu yolla kendiliğinden kurulan bağı ifade eder. Bu bağ, biyolojik bakımdan doğrudan doğruya oluşur, çocuk ile anne ve baba arasındaki kan bağı niteliğinde ortaya çıkar.

Yapay soybağı ise doğal soybağı gibi doğal yolla oluşmak yerine bir hukuki işlem sonucunda dolaylı olarak oluşan soybağıdır. Evlatlık ile evlat edinen arasındaki soybağı ilişkisi buna örnektir.

Babalık Karinesi Nedir?

Babalık karinesi, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babasının, evlilik ilişkisindeki koca olarak kabul edilmesidir. Bir diğer anlatımla, çocuğun doğduğu veya ana rahmine düşmüş olduğu sırada kadın ile evlilik ilişkisi içerisinde bulunan erkek, çocuğun babası kabul edilir.

Evlilik Devam Ederken Doğmuş Olma

Evlilik devam ederken doğmuş olan çocuk ile baba arasındaki soybağı, doğum anında kurulur. Soybağının kurulması bakımından, evlenmenin geçerli bir evlenme olup olmaması önemli değildir. Bunun gibi, anne ile baba çocuğun ana rahmine düştüğü anda henüz evli olmasalar ancak doğumundan çok kısa bir süre önce evlenmiş olsalar dahi doğan çocuk ile baba arasında soybağı kurulmuş olur. Çünkü doğan çocuk, “evlilik içerisinde” doğmuştur.

Evlilik İçinde Ana Rahmine Düşmüş Olma

Evliliğin ortadan kalkmasını izleyen 300 gün içerisinde doğan çocukların babasının, evlilik birliğindeki koca olduğu kabul edilir. Bu husus Türk Medeni Kanun m.285/1’de hüküm altına alınmıştır. Burada belirtilen “300 gün“, tıp biliminin verilerine göre azami gebelik süresidir. Yani bir kadın hamile kaldıktan sonra çocuğunu en çok 300 gün içerisinde doğurur. Bu nedenle, evliliğin sona ermesini izleyen 300 gün içerisinde doğan çocuk, evlilik içinde rahme düşmüştür. Yani evlilik devam ettiği sırada hamile kalınmıştır.

Kural böyle olmakla birlikte, istisna olarak çocuğun ana rahminde 300 günden fazla kaldığı durumlar oluyor. Bu durumda babalık karinesi işlemez. Kocanın, çocuğun babası olduğunun tespiti gerekir. Bu durum çocuğun annesi tarafından iddia ve dava edilecektir. Bu davada kocaya ispat yükü düşmez.

Soybağının Reddi Davası

Babalık karinesi, bir adi karine olduğu için ilgili tarafından aksinin ispatı ile çürütmek mümkündür. Bu ancak bir davanın açılmasıyla mümkündür. Babalık karinesinin çürütülmesine soybağının reddi, bunu sağlayan davaya soybağının reddi davası denir.

Soybağının Reddi Davasında İspat

Soybağının reddini sağlayan davada ispat, çocuğun ana rahmine evlilik içinde düşmüş olması ile evlilikten önce düşmüş olmasına göre değişmektedir. Bu nedenle her iki durumu ayrı ayrı incelemek gerekiyor.

A) Çocuğun Ana Rahmine Evlilik İçinde Düşmüş Olması

Türk Medeni Kanun m.287 hükmüne göre, “çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır”. Buna göre çocuğun ana rahmine evlilik birliği içerisinde düşmesi halinde, çocuğun kendisinden olmadığının ispatı davaya açan kişiye düşmektedir.

Tıp verilerine göre asgari hamilelik süresi 180 gündür. Bu nedenle, evlenmenin gerçekleşmesinden itibaren 180 günlük süre geçtikten sonra doğan çocuk evlilik içerisinde ana rahmine düşmüş demektir. Bu durumda koca aleyhine babalık karinesi devreye girmektedir. Artık kocanın baba olmadığını, çocuğun kocadan olma olasılığının bulunmadığını ispat etmek gerekmektedir. Burada iki türlü ispat karşımız çıkar;

  • 1) Cinsel ilişkinin imkansız olduğunun ispatı ile
  • 2) İlliyet bağının bulunmadığının ispatı ile

1) Cinsel İlişkinin İmkansız Olduğunun İspatı

Davacı koca, “kritik dönem” veya “döllenme dönemi” denilen ve doğumdan 300 gün öncesi ile 180 gün öncesi arasında kalan 120 günlük dönemde, karısıyla cinsel ilişkide bulunmasının fiilen mümkün olmadığını ispatlamalıdır.

Bu durum somut olaya göre farklı şekillerde ispatlanacaktır. Örneğin kocanın uzun zamandır cezaevinde, askerde veya yurt dışında olduğunun tespiti ispat için yeterlidir. Yine döllenme döneminde kocanın felçli olması veya hareket etme yeteneğini kaybetmesi de bu duruma örnektir. Sonuç olarak babalık karinesini çürütmek için, döllenme döneminde cinsel ilişkinin imkansızlığı ispat edilecektir.

2) İlliyet Bağının Bulunmadığının İspatı

Davacı koca, karısı ile cinsel ilişkide bulunduğunu kabul etmekle birlikte, çocuğun bu ilişkiden olmadığını iddia ediyor. Bu durumda cinsel ilişkiyle karısının hamile kalması arasında bir nedensellik bağının bulunmadığını ispat etmek zorundadır.

Bu durum yine somut olaya göre farklı şekillerde ispatlanacaktır. Örneğin kocanın iktidarsız olduğu, çocuk yapma kabiliyetinin bulunmadığı ispatlanabilir. Veya koca, karısının cinsel ilişkiden önce hamile olduğu öne sürülebilecektir. Son olarak çocuğun kocadan olmadığı, kan gruplarının saptanmasıyla veya DNA testi gibi diğer tıp biliminin sağladığı metotlarda da tespit edilebilir.

Tek Başına İspata Elverişli Olmayan Durumlar

Yukarıda anlatılanlar hususların mutlaka kesin olarak ispatı gerekmektedir. Yaklaşık ispat veya babalık hakkında şüphe uyandırın olayların ispatı yeterli değildir. Misal kadının gebelik süresi içinde başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunun ispatlanması, babalık karinesini çürütmeye yeterli değildir. Hatta kadın hamile kalabileceği dönemde başka erkeklerle cinsel ilişkide bulunduğunu kabul etse bile yine babalık karinesi çürütülmüş olmaz. Kocanın, döllenmeyi önleyici ilaç veya başka vasıtaları kullandığını ispat etmesi de tek başına yeterli değildir. Tek başına ispata elverişli olmayan ancak babalık hakkında şüphe uyandıran olayların ispatlanması halinde, DNA testi veya kan muayenesi gibi metotların kullanılması yoluna gidilir.

B) Çocuğun Ana Rahmine Evlilikten Önce veya Ayrı Yaşama Sırasında Düşmüş Olması

Böyle bir durumda babalık karinesi yukarıda incelendiği şekildeki kadar kuvvetli değildir. Bu nedenle, davacı kocanın veya diğer davacıların durumu çok daha kolaylaştırılmıştır. Türk Medeni Kanun m.288/1 hükmüne göre “Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez. Buradan şu sonucu çıkarılabiliriz. Çocuk, evlenmenin gerçekleşmesinden itibaren 180 gün geçmeden doğarsa, davacının başka kanıt getirmesi gerekmez. Yine kadının hamile kaldığı dönemde ayrı yaşandığı anlaşılırsa, davacının başka kanıt getirmesi gerekmemektedir. Babalık karinesini çürütmek isteyen kocanın bu durumlarda yapması gereken tek şey vardır. Çocuğun kendisine ait olmadığını ifade etmek ve soybağının reddi davası açmak.

Açılan davada kocanın ispat etmesi gereken tek husus, doğumun evlenmenin gerçekleşmesinden itibaren henüz 180 gün geçmeden geçmeden gerçekleşmiş olması durumudur. Ancak Türk Medeni Kanun m.288/2 hükmünde “Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.” denilmektedir. Davalı kadın, hamile kaldığı dönemde kocasıyla cinsel ilişkide bulunduğunu ispat ederse, babalık karinesi tekrar canlanır. Bu durumda davacı koca, çocuğun kendisinden olma olasılığının bulunmadığını ispat etmek zorundadır.

Soybağının Reddi Davasını Kimler Açabilir?

Soybağının reddi davasını açma hakkı asıl olarak kocaya verilmiştir. Bununla beraber çocuk da soybağının reddi davasını açma hakkına sahiptir.

Koca ve çocuk dışında, istisnai hallerde olmak üzere başka kişilere de dava açma hakkı verilmiştir. Bu istisnai haller, kocanın dava açma süresi içerisinde ölmesi, gaipliğine karar verilmesi veya ayırt etme gücünü kaybetmesidir. Bu durumların varlığı halinde, kocanın altsoyu, annesi ve babasına dava açma hakkı verilmiştir. Ayrıca çocuğun babası olduğunu iddia eden kişi de yukarıdaki durumların varlığı halinde dava açabilecektir.

Ergin olmayan çocuk dava açmak istediğinde, çocuğa bir kayyım atanacaktır. Atanan kayyım, davayı çocuk adına açacak ve takip edecektir. Annenin çocuk adına velayeten davayı takip etmesi mümkün değildir.

Soybağının Reddi Davası Kime Karşı Açılır?

1) Anne ve Çocuğa Karşı Açılan Dava

Koca veya diğer ilgililer tarafından dava açılması halinde, dava anne ve çocuğa karşı açılmalıdır. Davanın yalnızca anneye veya yalnızca çocuğa karşı açılması mümkün değildir. Nitekim Türk Medeni Kanun m.286/1’de “Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.” hükmü bulunmaktadır.

Anne veya çocuktan birinin ölmesi halinde dava, sağ kalan tarafa açılmalıdır. Her ikisinin de ölmesi durumunda ilgili, davayı çocuğun mirasçılarına karşı açacaktır.

1) Anne ve Kocaya Karşı Açılan Dava

Davanın çocuk veya çocuğa atanan kayyım tarafından açılması halinde dava, anne ve kocaya karşı açılmalıdır. Bu husus Türk Medeni Kanun m.286/2 hükmünde “Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.” düzenlenmiştir.

Soybağının Reddi Davası Zamanaşımı

Soybağının reddi davası, zamanaşımına değil hak düşürücü sürelere bağlanmıştır. Hak düşürücü sürelerin başlangıç tarihi, davayı açan kişiye göre değişmektedir.

Koca, soybağının reddi davasını,

  • Çocuğun doğumunu ve baba olmadığını,
  • Annenin gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açmak zorundadır.

Çocuk, soybağının reddi davasını ergin olduğu tarihten itibaren en geç 1 yıl içerisinde açmak zorundadır. Ergin olmayan çocuğa atanan kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde davayı açmak zorundadır.

Ancak dava açmada gecikme, haklı bir sebebe dayandığı takdirde, 1 yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten işlemeye başlar. Buna ilişkin düzenleme Türk Medeni Kanun m.289/3’de “Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.” olarak yer almaktadır. Nelerin haklı sebep sayılacağını hakim takdir yetkisine dayanarak belirleyecektir. Gecikme haline ilişkin bu imkan, koca ve çocuk tarafından açılan davalar için uygulanacaktır.

Diğer ilgililer ise, doğumu ve kocanın ölümünü, ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden itibaren 1 yıl içerisinde davayı açmak zorundadır.

Soybağının Reddi Davası Yetkili ve Görevli Mahkeme

Soybağının reddi davalarında yetkili mahkeme, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise aile mahkemesidir.

Soybağının Reddinin Sonuçları

Soybağının reddi davasının kabulü halinde, çocuk lehinde varlığını sürdüren babalık karinesi son bulur. Çocuk ile baba arasındaki soybağı ilişkisi kalkar. Soybağının reddine ilişkin hükmün sonuçları geçmişe etkilidir. Yani çocuğun doğduğu andan itibaren hüküm ifade eder.

Sıkça Sorulan Sorular

Soybağının reddi davası ne kadar sürer?

Davanın açıldığı mahkemenin yoğunluğuna göre değişmekle birlikte, ortalama 1-2 sene sürmektedir.

Soybağının reddi davasında tazminat talep edebilir miyim?

Soybağının reddi davasında tazminat talep edilemez. Ancak davanın sonuçlanmasından sonra başka bir dava açarak, çocuk ile ilgili yapılan masrafları talep edilebilirsiniz.

Dava sonucunda çocuğun soyadı ne olacak?

Davanın kabul edilmesi halinde çocuk, annesinin bekarlık soyadını alır.

Babalığın tespiti davası ile soybağının reddi davası birlikte açılabilir mi?

Bu iki dava birlikte açılamaz. Birlikte açılması halinde babalığın tespiti davası ayrılarak başka bir dava haline gelir.

Soybağının reddi davası masrafları ne kadardır?

Bu yazının yazıldığı 2023 yılının Eylül ayı itibariyle, dava harç ve masrafları ortalama 2.000 lira civarında tutmaktadır.

Soybağının reddine ilişkin hukuki süreç yürütmek veya danışmanlık almak için buradan iletişime geçebilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: